ADİL YARGILANMA HAKKININ ÖZEL HUKUKTA GÖRÜNÜMÜ
ADİL YARGILANMA HAKKININ ÖZEL HUKUKTA GÖRÜNÜMÜ
ÖZ
Bu makalenin konusunu Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 6. ve 1982 tarihli T.C. Anayasasının 36. maddesinde düzenlenen adil
yargılanma hakkının özel hukuktaki görünümü oluşturmakta olup bununla birlikte,
hakkın kamu hukukuna ilişkin yansıması da ele alınacaktır. Şöyle ki ceza (kamu
hukuku) yargılamasında, iddia(tez), savunma(antitez) ve yargı(sentez) olmak
üzere özgün bir diyalektik faaliyet söz konusu iken [2]
medeni(özel hukuk) yargılamada ise savunma ve yargı karşı karşıya kalmaktadır.
Bu bağlamda iddia ve yargı makamının uygulamada olan birlikteliğinin savunmayı
dışarıda bırakan görüntüsüyle kamu hukukunda adil yargılanma hakkı
önemli ve tartışmalı bir görünüm teşkil etmektedir. Bununla birlikte özel
hukukta, kamu hukukundaki(ceza yargılaması) üç farklı yargı erkinin meydana
getirdiği tarafgirli durumun olmamasından dolayı daha az gündeme gelmiş olan adil yargılanma hakkı, hukukun tüm alanlarında önemini koruması gerektiğinden özel
hukuk bağlamında da aktüelleştirilmesi gereken bir alandır.
Anahtar Kelimeler: Adil yargılanma hakkı, AİHS, özel hukuk, kamu hukuku, anayasa
[3]
THE APPEARANCE OF THE RİGHT TO A FAİR JUDGEMENT İN PRİVATE LAW
ABSTRACT
The subject of this article
is basically is about outlook of the right to a fair judgement held in private
law in the 6th of the European Human Rights Convention and 36. Article of the
1982 T.C. Convention and at the same time, the reflection of the right in
public law will also be considered comparatively. Namely, in the criminal
(public law) judgement, there are specific dialectical activities, which claim
(thesis), defense (antithesis) and judgment (synthesis), while in civil
(private law) judgment, defense and judgment are faced. In this context, the
right to a fair judgement in public law constitutes an important and
controversial view with the appearance of the coexistence of the claim and
judicial authority in practice. However, due to the absence of a biased
situation created by three different judicial powers in public law (criminal
proceedings), the right to a fair judgment, which has been brought to the
agenda less frequently, is an area that needs to be updated in the context of
private law, as it must maintain its importance in all areas of law.
Keywords: rigt to afair judgement, ECHR, private law, public law, constitution
[3]
GİRİŞ
Anayasamızın 2. maddesinde düzenlenen hukuk
devleti ilkesininin temelini oluşturan adil yargılanma hakkı, bir takim usuli
ilkelerin yargılamada yerleşerek yargılamanın nihai sonucunun belirlenmesinde
etken rol oynayan insan hakları açısından da önemli bir ilkedir.
Adil yargılanma hakkı esasen
AİHS 6. maddesinde güvence altına alınmış olan yargılamaya ilişkin en temel haklardan birisi ve belki de en önemlisidir. Adil yargılanma
hakkı, ne belirli bir yargılanma usulüyle ne de yargılamanın belirli bir
kesitiyle sınırlıdır. Bu hak, davanın açılmasıyla başlayan ve verilen hükmün
şeklî anlamda kesinleşmesiyle sona eren sürecin bütününde egemendir; hatta, hükümden
sonra da, cebrî icranın tümüyle gerçekleştirilmesine kadar varlığını devam
ettirir.[4]Yani
adil
yargılama ilkesinin yargılamada işlerliği sadece ilk derece
yargılamasında değil istinaf temyiz ve bundan sonraki diğer kanun yolları ile
birlikte uluslarası hukuk da dahil olmak üzere tüm hukuki süreci kapsayacak şekilde yargılamanın bütününe ilişkindir.
I. ADİL YARGILANMA HAKKI
I. ADİL YARGILANMA HAKKI
1.Devletin
yargı fonksiyonunu bizzat sınırlandırması anlamına gelir ve bununla
yargılamanın doğru ve adil bir biçimde gerçekleştirilmesi amaçlanır.
2.Yargılamaya
katılanların salt obje haline gelmesini engeller ve bu suretle, onların yargılamaya
ve sonuca etkili olabilmelerine olanak verir.
3.Yargılama
sırasında vuku bulabilecek ağır insan hakları ihlâllerini önlemede bir emniyet
sübabı işlevi görür.
Kendisine işaret edilen bu işlevleri sebebiyle, adil yargılanma hakkı, tüm yargılamalar bakımından geçerlilik taşıyan, vazgeçilmesi kâbil olmayan, etik bir temeli de bulunan usulî bir güvence yahut usulî bir genel şart olarak ifade edilebilir.[6]
Adil yargılanma hakkı, Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. Maddesindeki yer alan, “medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar” ifadesinden
de anlaşılacağı üzere özel hukuk
bakımından da işlerlik kazanan bir temel hak konumundadır. Bu sebeple uluslararası
düzeyde medeni(özel hukuk) yargılama bağlamında özelikle ele alınan adil yargılanma ilkesinden
Anayasa'nın 36. Maddesinde ceza, hukuk,
idare ya da herhangi başka bir hukuk dalı açısından ayrıma gidilmeden söz edilmesi de bu hakkın, sadece belli bir
yargı türünden ziyade adli yargının bir parçası olan medeni yargıda(özel hukuk)
da gözetilmesi gerektiğini göstermektedir. Yani bir hakkın hangi hukuk alanına
girdiğine bakılmaksızın bir kişinin sahip olduğu savunulabilecek bütün hak ve
yükümlülükler bu kapsamdadır.
Bununla birlikte medeni hak ve
yükümlülük kavramı ilke olarak özel hukuk davalarını Sözleşme’nin 6. Maddesinin
koruması altına almakta; fakat AİHM, geliştirdiği içtihatla, özel kişiler
arasındaki uyuşmazlıklar yanında, kamu hukuku özellikleri ağır basan, devlet
ile birey arasındaki uyuşmazlıkları da medeni hak ve yükümlülük kavramına dahil
etmekte ve 6. Maddenin kapsamına girdiğini ortaya koymaktadır. AİHM’nin bu
yaklaşımı Avrupa devletlerinin, devletlerin kamu gücüne dayanan bir imtiyazı
kullandığı alanlarda da hukuk yolları sağlama eğilimi ile uyumludur.[7]
Yukarıda kısaca giriş yapmış
olduğumuz adil yargılanma hakkının unsurlarını sıralamadan önce konuya ilişkin
ulusal ve uluslararası mevzuata değinecek olursak:
Anayasanın Hak arama hürriyeti
başlıklı 36. Maddesi:
“ Herkes, meşru vasıta ve
yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı
olarak iddia ve savunma ile adil
yargılanma hakkına sahiptir”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi adil
yargılanma hakkı başlıklı 6. Maddesi:
“1.Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle
ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası
konusunda karar verecek olan, yasayla
kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde
görülmesini isteme hakkına sahiptir. Karar alenî
olarak verilir. Ancak, demokratik bir toplum içinde ahlak, kamu düzeni veya
ulusal güvenlik yararına, küçüklerin çıkarları veya bir davaya taraf olanların
özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde veyahut, aleniyetin adil
yargılamaya zarar verebileceği kimi özel durumlarda ve mahkemece bunun
kaçınılmaz olarak değerlendirildiği ölçüde, duruşma salonu tüm dava süresince
veya kısmen basına ve dinleyicilere kapatılabilir.
2. Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal
olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır.
3. Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir:
3. Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir:
a) Kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve
sebebinden en kısa sürede, anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar
edilmek;
b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve
kolaylıklara sahip olmak;
c) Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir
müdafinin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddî
olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde,
resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek;
d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek,
savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında davet
edilmelerinin ve dinlenmelerinin sağlanmasını istemek;
e) Mahkemede kullanılan dili anlamadığı veya
konuşamadığı takdirde bir tercümanın yardımından ücretsiz olarak yararlanmak.”
Sözleşmenin 6. maddesini incelediğimizde
maddenin ilk fıkrası özel hukuk ve kamu hukuku ayrımı yapmaksızın genel
prosedürden bahsederken 2. fıkranın büyük bir kısmı ceza yargılamasına ilişkin
hükümler içermektedir. Bu da adil yargılanma hakkının sadece ceza
yargılamalarında ihlal edildiği ya da
diğer alanlardaki ihlallerin ceza hukukundaki ihlallerden daha az önemli olduğu gibi
bir algı yaratmaktadır. Hatta bu sebeple de AYM ve AİHM başvurularının büyük
çoğunluğu ceza yargılamasına ilişkindir. Madde bu bağlamda eleştiriye açıktır.
Kamu hukuku toplum nezdinde ne kadar gözetilmesi gerekiyor ise özel hukuk da aynı şekilde gözetilmesi gereken bir alandır. Hukuk nezdinde kamu ve özel hukuk bağlamındaki haklar aynı pota içerisinde eriyen haklar olmakla birlikte birbirlerine bir üstünlükleri olmadığından özel hukuka ilişkin bir davada adil yargılanma hakkı ne kadar önemliyse herhangi bir suça ilişkin kamu davasında da o denli önemlidir. Sosyolojik bir bakış açısıyla baktığımızda hürriyeti bağlayıcı yaptırımı olabilecek ceza yargılamasında adil yargılanma hakkı daha önemliymiş gibi görünebilir; ancak böyle görünse de toplum nezdinde suç oranın ve buna bağlı olarak ceza yargılamasının yükünün azalması için kişilerin özel hukuka ilişkin haklarının da hassasiyetle gözetilmesi gerekmektedir ki bir diğer hukukun temel ilkesi olan olan sosyal devlet ilkesi hayata geçirilebilsin.
Kamu hukuku toplum nezdinde ne kadar gözetilmesi gerekiyor ise özel hukuk da aynı şekilde gözetilmesi gereken bir alandır. Hukuk nezdinde kamu ve özel hukuk bağlamındaki haklar aynı pota içerisinde eriyen haklar olmakla birlikte birbirlerine bir üstünlükleri olmadığından özel hukuka ilişkin bir davada adil yargılanma hakkı ne kadar önemliyse herhangi bir suça ilişkin kamu davasında da o denli önemlidir. Sosyolojik bir bakış açısıyla baktığımızda hürriyeti bağlayıcı yaptırımı olabilecek ceza yargılamasında adil yargılanma hakkı daha önemliymiş gibi görünebilir; ancak böyle görünse de toplum nezdinde suç oranın ve buna bağlı olarak ceza yargılamasının yükünün azalması için kişilerin özel hukuka ilişkin haklarının da hassasiyetle gözetilmesi gerekmektedir ki bir diğer hukukun temel ilkesi olan olan sosyal devlet ilkesi hayata geçirilebilsin.
II. ADİL YARGILANMA HAKKININ UNSURLARI
A.
Yasayla Kurulmuş Bağımsız ve
Tarafsız Mahkemede Yargılanma Hakkı
AİHS’nde öngörüldüğü şekliyle, yasalar
tarafından kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme; ancak doğal(olağan/kanuni) hakim(mahkeme)
ilkesiyle anlaşılabilecek bir kurumdur. Somut olaya özgü ayrıca kurulmuş bir
mahkemenin değil kanunla kurulmuş bulunan ve sadece belirli bir olaya
özgülenmemiş olan mahkeme, doğal hakim ilkesinin temelini oluşturur.
Anayasa’nın
XIII sayılı hakların korunmasına ilişkin hükümler bölümünde "kanunî hâkim
güvencesi" başlığını taşıyan 37. maddesinde yer alan “Bir
kimseyi kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu
doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler (yani, istisnaî mahkemeler)
kurulamaz.” hükmünde de doğal hâkim ilkesine işaret
edildiği açıktır.
Yargılanacak
olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan kanunlar
aracılığıyla görevi ve yetkisi belirlenmiş bulunan mahkemenin hâkimine tabii
hâkim denir ve bunu öngören ilke, kişilerin, hangi mahkeme önünde
yargılanacaklarını kesin olarak bilmelerini mümkün kılmak, bağımsız ve tarafsız
mahkemeler önünde yargılanmalarını güvence altına almak, yargıya güveni
sağlamak ve yürütmenin yargıya olan müdahalesini olabildiğince önlemek
amaçlarına yönelmiştir[8] Çünkü,
tabii hâkim ilkesinin aslî işlevi, kişiye ve somut duruma göre değişkenlik
gösteren yargı yerlerinin, yani, istisnaî mahkemelerin kurulmasını önlemektir.
Öte yandan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir hukuk devletidir (AY, mad. 2) ve
tabii hâkim ilkesi de, hukuk devletinin, vazgeçilmesi kâbil olmayan
unsurlarından birisidir.[9]
B.Hakkaniyete Uygun Yargılanma Hakkı
1. Mahkeme
hakkı
Adil yargılanma hakkının
önkoşulu olan mahkeme hakkı, bir hukuk sujesinin bir uyuşmazlığı mahkeme önüne
getirebilmesini ve uyuşmazlığın etkin bir biçimde karara bağlanmasını talep
edebilmesini sağlayan haktır.
Mahkeme hakkı
hem özel hukuk uyuşmazlıkları, hem de idarenin işlem ve eylemleri nedeniyle
ortaya çıkan iddialar[10]
açısından geçerlidir.
2. Silahların eşitliği
Silahların eşitliği ilkesi davanın
taraflarının usuli haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve
taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia
ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip
olması anlamına gelir. Ceza davalarının yanı sıra medeni hak ve yükümlülüklerle
ilgili uyuşmazlıklara ilişkin hukuk davaları ve idari davalarda da bu ilkeye
uyulması gerekir.[11]
3. Çelişmeli yargılama İlkesi
Daha çok silahların eşitliği
ilkesiyle birlikte değerlendirilen bu ilke yargılamaya katılan bütün süjelerin
düşüncelerinin karşılıklı olarak birbirlerine bildirilmesidir.
Çelişme,
muhakeme yapmanın yani kolektif hüküm vermenin metodu, bu imkanı sağlayan
sistemdir. Çelişme bir çekişme, bir mücadele, zıtlık anlamında bir çelişiklik
değil, bir fikir alışverişidir, bir kolokyumdur. Çelişme, karşılıklı görüşlerin
iki veya daha fazla kişilerce ortaya konmasıdır. Muhakeme terimi de, çelişme
suretiyle yani kolektif olarak hüküm vermeyi ifade etmektedir. Çelişme,
muhakemenin tarafların katılması bakımından kolektif olması demektir[12]
4. Yargılamaya etkili katılım ve duruşmada hazır bulunma hakkı
Ceza muhakemesinde meram
anlatma ilkesiyle de bağdaştırılabilecek bu hak temelde bir kişinin mahkeme
önünde dinlenilmeyi talep edebilmesini, duruşmalarda ortaya atılan iddialara
karşı olumlu olumsuz kanaatlerde bulunabilmeyi ve kişinin muhakemeye yön verebilmesini
sağlar.
5. Gerekçeli karar hakkı
Bir yargı
kararının dayanaklarını gösteren gerekçe, insanın bilme isteğinden
kaynaklanmakta ve bu itibarla bir kavram olarak kökleri günümüzden çok öncesine
kadar gitmektedir.[13] Gerekçenin, karar vereni daha dikkatli olmak
zorunda bırakması, yargı kararlarının denetlenebilmesi ile kararların taraflar
ve kamuoyu tarafından benimsenmesini sağlaması ve hukuk bilimini geliştirmesi
gibi kendisini vazgeçilmez kılan yararları bulunmaktadır.[14]
C.Hukuki Kesinlik ve Belirlilik
Hukuki kesinlik
ve belirlilik, hukukun üstünlüğünün alt görünümlerinden biridir.[15]AİHS
madde 6’da yansımasını bulan hukuki kesinlik ilkesi nihai kararların bozulmadan
korunmasını gerektirmektedir. Bir davada hiçbir tarafın yeni bir karar almak
için yargılamayı tekrardan açmaya girişmemesi hukuki kesinlik ilkesinin en
temel halidir.
D.Makul Sürede Yargılanma Hakkı
Makul sürede yargılanma
hakkının amacı tarafların uzun süren yargılama faaliyeti nedeniyle maruz kalacakları
maddi ve manevi baskı ile sıkıntılardan korunmasıdır. Hukuki uyuşmazlıkların
çözüm sürecini uzatarak çoğu zaman elde edilecek hükmün yararını ortadan
kaldıran bir yargılama, adaletin yerine getirilmesinde etkinliğe ve güvenliğe
zarar verecektir.
Yargılamanın aleni olmasının amacı adli
mekanizmanın işleyişini kamuya açarak yargılamanın şeffaf bir şekilde
gerçekleşmesini ve yargılamada keyfiliği önlemeyi sağlamaktır. Bu bağlamda da
yargılamanın aleni yapılması tarafları, yargılamanın toplum denetimi olmadan
gizli yürütülmesine karşı korur.Yine aleni yargılamaya ilişkin hususlar
kararların aleni olarak verilmesi yönünden de geçerlidir.(Fazliyski/Bulgaristan, B.No:40908/5, 16/4/2013, §64) Diğer taraftan yargılamanın gizli yapılması için gerekli
koşullar bulunsa bile, çok istisnai durumlar dışında,”hukuk yargılamalarında”,
taraflara en azından yargılamanın aleni yapılmasını talep etme imkanının
tanınması gerekir.(Martinie/Fransa,
B.No:58674/00, 12/04/2006, §39-42)
III. ÖZEL HUKUKTA GÖRÜNÜM
Yukarıda genel olarak adil yargılanmaya ilişkin genel açıklamalarda hakkın özel hukuka ilişkin görünümünden bahsedilse de bu bağlamda ayrı bir başlık altınca incelemek gereklidir. AİHS’nde adil yargılanmaya ilişkin 6. maddede “medeni hak ve yükümlülük” olarak geçen ifade özel hukuka ilişkin davaları da koruma altına alır. Fakat Mahkeme'nin verdiği kararlardan yola çıkarak, kamu hukuku özellikleri olmasına rağmen, şu örneklerin medeni hak ve yükümlülük olarak yani özel hukuka ilişkin olarak değerlendirildiğini ve madde 6/1 'in koruması altında görüldüğünü söyleyebiliriz:[16]
a)kamulaştırma, kamu ihalesi sonucu alınan tarım arazisinin kullanma izninin iptali, bir bölgenin yapılaşma planında değişiklik yapılmasına itiraz, bina yasaklarının gözden geçirilmesi, BM Güvenlik Konseyi kararlarına dayalı olarak mülkiyete müdahale[17] dahil olmak üzere gayrimenkul ve menkuller üzerindeki mülkiyet hakkı ve mülkiyetin kullanımı alanında sonuç doğuran idari işlemler, b) ticari faaliyet ruhsatlarının iptalleri, c) avukatlık veya hekimlik gibi mesleki faaliyetlerin yürütülmesine ilişkin idari kararlar, ç) reşit olmayan çocuklara yönelik aile yaşamını etkileyen idari kararlar, d) idarenin kusurundan doğan zararın tazmini ve diğer kamu hukuku alanında cereyan eden tazminat talepleri (örn. haksız yakalama ve tutuklamaya ilişkin tazminat), e) sosyal güvenlik sistemine ilişkin hak ve yükümlülükler (emeklilik, sosyal yardım, barınma yardımı vs)[18] f) Vilho Eskelinen kriterleri çerçevesinde kamu personelinin kariyerleri ve işten çıkarılmaları, g) suçtan zarar gören mağdurun ceza davasındaki medeni nitelikli hakları.[19] Bunlara ek olarak sağlık ve sağlıklı çevre haklarıyla ilgili uyuşmazlıklar,[20] tutuklu veya hükümlülere uygulanan hapishane veya tutukevi koşullarına yönelik hücre cezası ya da ziyaretçi hakkını, başkalarıyla ilişkilerini etkileyen benzeri kişisel haklarını kısıtlayıcı kararlarla ilgili uyuşmazlıklar,[21] öğrencilik hakkına ilişkin uyuşmazlıklar,[22] bazı sınırlı koşullarda ihtiyati tedbire ilişkin uyuşmazlıklar da madde 6/1 'in uygulanabilir sayıldığı örneklerdir.
Parti kapatma davaları dâhil siyasi haklar, vergilendirme, idari para cezaları, yabancıların ülkeye kabulü, sınır dışı edilmesi veya vatandaşlık, askerlik hizmeti gibi konulara ilişkin uyuşmazlıklar ise kamu hukukuna dâhil görülüp, medeni nitelikli hak veya yükümlülük olarak değerlendirilmemiştir.[23]
IV.SONUÇ
Görüldüğü üzere adil yargılanma hakkı birçok açıdan ve bağlamdan irdelenmesi gereken ve hukukun diğer temel ilkeleriyle birlikte ele alınması gereken bir haktır. Özel hukuk ve kamu hukuku bağlamında karşılaştırmalı olarak ele alındığında ise bu iki ayrımın, hakkın özüne engel olmayacak şekilde sadece bir sınıflandırmadan ibaret olduğu ve bu iki bölümün birbiri içerisine girebildiğini görüyoruz. Bu bağlamda adil yargılanma hakkının kamu hukukunda ve özel hukuktaki görünümünü birbirinden çok da ayrı görmemek ve hukuku bütünsel olarak ele almak gerektiğinden bu iki alanı birlikte ele almalıyız.
Son söz olarak ise, ulusal ve uluslararası alanda siyasetin ve siyasilerin yargı üzerinde kurduğu büyük baskı ve hegemonya sonucunda adil yargılanma hakkının geldiği durum, yukarıdaki görsellerde karikatürize edildiği şekliyle yargılama esnasında tavuk yediği halde, aşçıyı yargılayan mahkeme heyetine, kafasına tokmak vurulan o ünlü düşünen adam heykeline ya da siyasiler tarafından neredeyse tacize uğrayan themis heykeline benzemektedir!
Yukarıda genel olarak adil yargılanmaya ilişkin genel açıklamalarda hakkın özel hukuka ilişkin görünümünden bahsedilse de bu bağlamda ayrı bir başlık altınca incelemek gereklidir. AİHS’nde adil yargılanmaya ilişkin 6. maddede “medeni hak ve yükümlülük” olarak geçen ifade özel hukuka ilişkin davaları da koruma altına alır. Fakat Mahkeme'nin verdiği kararlardan yola çıkarak, kamu hukuku özellikleri olmasına rağmen, şu örneklerin medeni hak ve yükümlülük olarak yani özel hukuka ilişkin olarak değerlendirildiğini ve madde 6/1 'in koruması altında görüldüğünü söyleyebiliriz:[16]
a)kamulaştırma, kamu ihalesi sonucu alınan tarım arazisinin kullanma izninin iptali, bir bölgenin yapılaşma planında değişiklik yapılmasına itiraz, bina yasaklarının gözden geçirilmesi, BM Güvenlik Konseyi kararlarına dayalı olarak mülkiyete müdahale[17] dahil olmak üzere gayrimenkul ve menkuller üzerindeki mülkiyet hakkı ve mülkiyetin kullanımı alanında sonuç doğuran idari işlemler, b) ticari faaliyet ruhsatlarının iptalleri, c) avukatlık veya hekimlik gibi mesleki faaliyetlerin yürütülmesine ilişkin idari kararlar, ç) reşit olmayan çocuklara yönelik aile yaşamını etkileyen idari kararlar, d) idarenin kusurundan doğan zararın tazmini ve diğer kamu hukuku alanında cereyan eden tazminat talepleri (örn. haksız yakalama ve tutuklamaya ilişkin tazminat), e) sosyal güvenlik sistemine ilişkin hak ve yükümlülükler (emeklilik, sosyal yardım, barınma yardımı vs)[18] f) Vilho Eskelinen kriterleri çerçevesinde kamu personelinin kariyerleri ve işten çıkarılmaları, g) suçtan zarar gören mağdurun ceza davasındaki medeni nitelikli hakları.[19] Bunlara ek olarak sağlık ve sağlıklı çevre haklarıyla ilgili uyuşmazlıklar,[20] tutuklu veya hükümlülere uygulanan hapishane veya tutukevi koşullarına yönelik hücre cezası ya da ziyaretçi hakkını, başkalarıyla ilişkilerini etkileyen benzeri kişisel haklarını kısıtlayıcı kararlarla ilgili uyuşmazlıklar,[21] öğrencilik hakkına ilişkin uyuşmazlıklar,[22] bazı sınırlı koşullarda ihtiyati tedbire ilişkin uyuşmazlıklar da madde 6/1 'in uygulanabilir sayıldığı örneklerdir.
Parti kapatma davaları dâhil siyasi haklar, vergilendirme, idari para cezaları, yabancıların ülkeye kabulü, sınır dışı edilmesi veya vatandaşlık, askerlik hizmeti gibi konulara ilişkin uyuşmazlıklar ise kamu hukukuna dâhil görülüp, medeni nitelikli hak veya yükümlülük olarak değerlendirilmemiştir.[23]
IV.SONUÇ
Görüldüğü üzere adil yargılanma hakkı birçok açıdan ve bağlamdan irdelenmesi gereken ve hukukun diğer temel ilkeleriyle birlikte ele alınması gereken bir haktır. Özel hukuk ve kamu hukuku bağlamında karşılaştırmalı olarak ele alındığında ise bu iki ayrımın, hakkın özüne engel olmayacak şekilde sadece bir sınıflandırmadan ibaret olduğu ve bu iki bölümün birbiri içerisine girebildiğini görüyoruz. Bu bağlamda adil yargılanma hakkının kamu hukukunda ve özel hukuktaki görünümünü birbirinden çok da ayrı görmemek ve hukuku bütünsel olarak ele almak gerektiğinden bu iki alanı birlikte ele almalıyız.
Son söz olarak ise, ulusal ve uluslararası alanda siyasetin ve siyasilerin yargı üzerinde kurduğu büyük baskı ve hegemonya sonucunda adil yargılanma hakkının geldiği durum, yukarıdaki görsellerde karikatürize edildiği şekliyle yargılama esnasında tavuk yediği halde, aşçıyı yargılayan mahkeme heyetine, kafasına tokmak vurulan o ünlü düşünen adam heykeline ya da siyasiler tarafından neredeyse tacize uğrayan themis heykeline benzemektedir!
[3] https://indigodergisi.com/2015/12/30-fotograf-30-madde-ile-evrensel-insan-haklari-beyannamesi/,
18.02.2020 tarihinde erişildi.
[4] Pekcanıtez,
Adil Yargılanma s.38-39; Pekcanıtez/ Atalay/ Özekes, s.251-252.
[5] Pekcanıtez,
Adil Yargılanma, s. 55.
[6]
Pekcanıtez, Adil Yargılanma, s.
39.
[7] Çelik, Adil Yargılanma Hakkı Rehberi, s.11-12
[8] Tanrıver, Hukuk Yargısı Bağlamında Adil Yargılanma Hakkı, sf. 4
[9] Tanrıver, Hukuk Yargısı Bağlamında Adil Yargılanma Hakkı, sf. 5
[10] Örn. Boden/Sweden, Appl. No: 10930/84, 27.10.1987, § 35; Hakansson and Sturesson/ Sweden, Appl. No: 11855/85, 21.02.1990, §§ 62-63.
[11] Çelik, Adil Yargılanma Hakkı Rehberi, s.121-122
[12] Kunter, No 21; Birtek, s. 435 vd.
[13] Aşçıoğlu, Çetin, “Yargıda Gerekçe Sorunu”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Ankara 2003, S. 48, s. 109; Başıbüyük, İsa, “Yargı Kararlarında Gerekçe Zorunluluğu”, Güncel Hukuk Dergisi, Ankara 2009, S. 68, s.52
[14] Kunter, Nurullah/Yenisey, Feridun/Nuhoğlu, Ayşe, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku 1. Kitap, Beta Yay., 17. baskı, İstanbul 2009, s. 54; Centel, Nur/ Zafer, Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yay., 4. baskı, İstanbul 2006, s. 646; Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yay., 21. baskı, Ankara 2010, s. 479.
[15] Bkz. James R. Maxeiner, Some Realism about Legal Certainty in the Globalization of the Rule of Law, Houston Journal of International Law, Volume 31, (2008) s. 28
[16] Bu konudaki sınıflandırma ve kararlara ilişkin geniş bilgi için bkz. Inceoğlu, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, Kamu ve Özel HukukAlanlarında Ortak Yargısal Hak ve İlkeler, Beta yay., gözden geçirilmiş 2. baskı 2005, s. 12
[17] Al-Dulimi and Montana Management Inc./Swikerland, §§ 97-101.
[18] Fazia Ali/U.K., Appı. No: 40378/10, 20.10.2015, ŞŞ 57-60.
[19] Tomasi/France, Appı. No: 12850/87, 27.08.1992, Ser. A, No: 241-A, 15 EHRR ı, Ş 121.
Ait-Mouhoub/France, Appı. No: 22924/93, 28.10.1998, ŞŞ 44-45. Chamber), Appı. No: 47287/99, 12.02.2004, §§ 63-68.[20] Taskin and others/Turkey, Appı. No: 46117/99, 10.11.2004, §§ 133.
[21] Enea/İtaly, (Grand Chamber), Appı. No: 74912/01, 17.09.2009, §§ 98-107; Gülmez/ Turkey, Appl. No: 16330/02, 20.05.2008, § 30. Marin Kostov/Bulgaria, Appı. No: 13801/07, 24.07.2012, § 58.
[22] Emine Arac/Turkey, Appl. No: 9907/02, 23.09.2008, §§18-25.
[23] Bu konuda detaylı bilgi ve karar atıfları için bkz. İnceoğlu, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, s. 58-62
[7] Çelik, Adil Yargılanma Hakkı Rehberi, s.11-12
[8] Tanrıver, Hukuk Yargısı Bağlamında Adil Yargılanma Hakkı, sf. 4
[9] Tanrıver, Hukuk Yargısı Bağlamında Adil Yargılanma Hakkı, sf. 5
[10] Örn. Boden/Sweden, Appl. No: 10930/84, 27.10.1987, § 35; Hakansson and Sturesson/ Sweden, Appl. No: 11855/85, 21.02.1990, §§ 62-63.
[11] Çelik, Adil Yargılanma Hakkı Rehberi, s.121-122
[12] Kunter, No 21; Birtek, s. 435 vd.
[13] Aşçıoğlu, Çetin, “Yargıda Gerekçe Sorunu”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Ankara 2003, S. 48, s. 109; Başıbüyük, İsa, “Yargı Kararlarında Gerekçe Zorunluluğu”, Güncel Hukuk Dergisi, Ankara 2009, S. 68, s.52
[14] Kunter, Nurullah/Yenisey, Feridun/Nuhoğlu, Ayşe, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku 1. Kitap, Beta Yay., 17. baskı, İstanbul 2009, s. 54; Centel, Nur/ Zafer, Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yay., 4. baskı, İstanbul 2006, s. 646; Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yay., 21. baskı, Ankara 2010, s. 479.
[15] Bkz. James R. Maxeiner, Some Realism about Legal Certainty in the Globalization of the Rule of Law, Houston Journal of International Law, Volume 31, (2008) s. 28
[16] Bu konudaki sınıflandırma ve kararlara ilişkin geniş bilgi için bkz. Inceoğlu, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, Kamu ve Özel HukukAlanlarında Ortak Yargısal Hak ve İlkeler, Beta yay., gözden geçirilmiş 2. baskı 2005, s. 12
[17] Al-Dulimi and Montana Management Inc./Swikerland, §§ 97-101.
[18] Fazia Ali/U.K., Appı. No: 40378/10, 20.10.2015, ŞŞ 57-60.
[19] Tomasi/France, Appı. No: 12850/87, 27.08.1992, Ser. A, No: 241-A, 15 EHRR ı, Ş 121.
Ait-Mouhoub/France, Appı. No: 22924/93, 28.10.1998, ŞŞ 44-45. Chamber), Appı. No: 47287/99, 12.02.2004, §§ 63-68.[20] Taskin and others/Turkey, Appı. No: 46117/99, 10.11.2004, §§ 133.
[21] Enea/İtaly, (Grand Chamber), Appı. No: 74912/01, 17.09.2009, §§ 98-107; Gülmez/ Turkey, Appl. No: 16330/02, 20.05.2008, § 30. Marin Kostov/Bulgaria, Appı. No: 13801/07, 24.07.2012, § 58.
[22] Emine Arac/Turkey, Appl. No: 9907/02, 23.09.2008, §§18-25.
[23] Bu konuda detaylı bilgi ve karar atıfları için bkz. İnceoğlu, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, s. 58-62
Yorumlar
Yorum Gönder